İngiltere’de bir kömür kasabasında doğan Parkes Cadman, iş hayatına 11 yaşında iken İngiltere’de bir kömür madeninde başladı. On yıl her gün yeraltında sekiz saat kan ter dökerek daha küçük kız ve erkek kardeşlerini geçindirmeye çalışıyordu. O, kömür madenlerinde sıradan bir işçi olduğu zamanlarda bile maden kuyusunun diplerindeki kömürleri arabalara yükleyip arabanın geri dönmesini bekledikçe bir iki dakikalık aradan istifade eder; derhal elini cebine atarak bir kitap çıkarır ve okurdu. Bu çalışması her seferinde ancak iki dakika sürerdi. Buna rağmen Parkes yanında bir kitap bulundurur ve maden kuyusuna yemek yemeden inmeyi, kitap taşımadan inmeye tercih ederdi. Çünkü bu maden kuyusunun diplerinden kurtulmak için ancak bir çare bulunduğunu biliyordu. Bu da okumaktı. O da, maden kuyusunda geçirdiği on sene içinde dilenebildiği veya ödünç alabildiği her kitabı okudu ve bu kitapların sayısı bini aştı! Onun ilerlemesinde hayrete edilecek bir şey kalır mı?! Onu orada ölümden başka bir şey alıkoyamazdı. O da kömür amelesi olarak hayata atıldıktan on sene sonra kolej imtihanlarını verecek derecede kültürünü yükseltti, imtihanları verirken mükâfatlar kazandı ve Londra’nın Richmond Kolejinden ilmî bir paye hak etti.
İşte böyle azimli bir çalışmanın sonucunda Parkes Cadman, zamanının en çok okuyan insanları arasına girebildi.
Yorum yaz