Lucile Blake hayatının şokuna uğradı. Çok güzel ve dolu bir hayat yaşarken bir sabah çöktü. Kalbinin zayıf düşmesi nedeniyle doktor ona “Bir yıl süreyle yatakta yatarak tam dinleneceksiniz.” dedi. Yeniden güçlenebileceği konusunda da hiç yüreklendirmedi.
“Yatakta bir yıl! Yatalak olmak, belki de ölmek!” Dehşete düştü. Bütün bunlar neden onu buluyordu? Bunu hak edecek ne yapmıştı? Ağlayıp sızlanıyordu. Acı çekti ve başkaldırdı. Doktorun öğütlediği gibi yattı. Sanatçı bir komşusu Mr. Rudolf, Lucile’e şöyle dedi: “Şimdi yatakta geçecek bir yılın trajedi olacağını düşünüyorsun. Ama öyle olmayacak. Düşünmeye ve kendinle tanışmaya zamanın olacak. Önündeki birkaç ayda ruhsal gelişimin geçmiş yaşamın süresince olduğundan daha çok olacak!”
Sakinleşmeye başladı, yeni bir değer yargısı geliştirmeye çalıştı. Esinlendirici kitaplar okudu. Birlikte yaşamayı istediği şeyleri düşünmeye karar verdi: Sevinç, mutluluk, sağlık düşünceleri. Kendisini her sabah uyanır uyanmaz, şükretmesi gereken şeylerini gözden geçirmeye zorladı. Acı yoktu. Sevimli bir genç kızdı artık. Görme yeteneği vardı. Duyma yeteneği tamdı. Radyoda güzel müzik, okumak için zaman vardı. Lucile, yatakta geçirdiği o yıl için sonra içtenlikle şükrediyordu. Arizona’da geçirdiği en değerli ve mutlu yıldı o.
Yorum yaz